13 Ağustos 2008 Çarşamba

Binalar da organikleşti!

Binalar da organikleşti!
Bodrum Türkbükü'nde inşa edilen Kuum Otel, aşina olduğumuz otel formatlarının tamamen dışında. ‘Organik bina' ölçütlerinde yapılan Kuum her haliyle modern mimariyi eleştiriyor. Onu eğimli bir arazi üzerine kuran Gökhan Avcıoğlu'nun çizdiği organik yapı projeleri ise her geçen gün daha çok ilgi görüyor.



Organik tarım, organik kıyafet, organik sebze-meyve, organik kozmetik, organik aksesuvarlar... derken nihayetinde organik binalarla tanıştık.
Türkiye’nin önde gelen mimarlarından Gökhan Avcıoğlu ‘organik’ kavramını mimariye de taşıyarak bir ilki gerçekleştirdi. Avcıoğlu’nun Bodrum’da inşa ettiği Kuum Otel’in bugün ilk müşterilerini ağırlaması bekleniyor. Bizim aşina olduğumuz devasa büyüklükteki bir otelin çok uzağında Kuum. Görünüm itibarıyla daha çok bir köyün evlerini andırıyor.
Eğimli bir arazi üzerine kurulan Kuum’un binaları küçük, orta, büyük ve en büyük olmak üzere dört farklı ebatta bulunuyor.
Binalar yüksekliklerine, kotlara ve birbirleriyle ilişkilerine göre aşağıya doğru açılıp, yukarıya doğru daralıyor.
Dolayısıyla düzenli bir plan takip etmiyor. Dikdörtgen ya da kare formlarının da dışında. Üstelik baktığımız zaman bir asker dizisi gibi değiller. Bütün bir araziyi tek bir bina olarak tasarlayan Avcıoğlu’nun bu projesi her haliyle modern mimariyi eleştiriyor.
Kullanılan malzeme açısından da doğaya uyumlu ve mümkün olduğunca geri dönüşümü olan malzemeler kullanılmış.
İç tasarımları da ilginç bulunan bu sıra dışı otel formatı, ilerleyen yıllarda epey rağbet göreceğe benziyor. Gökhan Bey, Kuum’un bu kadar çok beğenilmesini arazinin tamamının tek bir bina inşa ediliyor mantığıyla hazırlanmasına bağlıyor.

Aslında organik bina deyince birçoğumuzun aklına hemen kullanılan malzemenin insan sağlığına zarar vermemesi geliyor.
Ancak bizim tahminimiz bu amacın neredeyse tamamen dışında. Öncelikle şunu belirtelim ki organik mimari, modern mimarinin tam karşıtı.
Modern anlayışla inşa edilen binalar dik ve yatay açılardan yani iki boyutlu olarak inşa ediliyor.
Avcıoğlu’na göre ise insan doğası üç boyut üzerine yaratılmış. Modern mimaride her şey kâğıt üzerinde şekilleniyor. Ve tek bir tasarımdan yüzlerce, binlerce aynı bina inşa ediliyor.
Bugün ülkemizde son yüzyılda inşa edilen şehirlere baktığımızda hepsi birbirini tekrar eden mahiyette. Ünlü mimara göre bu durum kimliksiz, ruhsuz ve birbirinin aynı şehirlerin oluşmasına yol açtı.
Halbuki organik mimari, bir binanın yapılacağı arazinin eğimine, binanın komşusuyla ve güneşle ilişkisine bakıyor. Aynı zamanda inşa edildiği zamanki koşullar, mevsim ve diğer canlılarla ilişkisi de tasarlanıyor.
Dolayısıyla elinize tek bir mükemmel şekil çıkmıyor. Kullanılan malzeme de daha esnek ve kolay kullanılabilir cinsten. Sadece taşıyıcı özelliği olan beton değil, izolasyon özelliği olan daha hafif betonlar da bu tip binalarda tercih ediliyor.

Paris ve New York’ta şehir planlamaları yapan Avcıoğlu, modern mimariyi sığ buluyor. ‘Modernizm kâğıtta güzel olan şeyi tasarlar, bense hayatta kolay olan şeyi tasarlıyorum.’ diyerek yaptığı işin her zaman arkasında.
Bir taraftan şehir ve bina imarlarıyla uğraşan mimar, aynı zamanda yurtiçinde ve yurtdışındaki çeşitli üniversitelerde ders veriyor.
Şimdilerde İstanbul’daki projeler üzerinde çalışan ve şehir planlamaları yapan ünlü mimar, asıl bombayı patlatıyor. Ünlü mimar, hangi film olduğunu şu an açıklayamıyor ama bir animasyon Hollywood filminde kullanılacak şehir ve bina tasarımlarıyla da ilerleyen zamanda oldukça konuşulacak.

Yabani Erik (Purunus Domestica)


Doğada en çok çeşidi bulunan meyvelerdendir.
Taze olarak tüketildiği gibi kurusundan da faydalanılır.
Bünyesinde bol miktarda B vitamini bulunur.
Taze olarak yenilir. Kaynatılıp şekerle tadlandırılır, Suyu içilir.
Kaynatılmış erikler ezilip süzüldükten sonra meyve suyu gibi içilir.
Kurutulmuş meyveler yenilir.
Kompostosu (Hoşaf) yapılır.
Faydalarını şöyle sıralayabiliriz:
-Taze meyvesinin kaynatılmış suyu safra kesesine faydalıdır.
-Böbrekleri dinlendirir.
-Mide rahatsızlıklarına iyi gelir.
Kurutulmuş meyvesi yenirse:
*Dimağ yorgunluğunu alır.
*Karaciğeri güçlendirir.
*İdrar söktürür
*Eklem kireçlenmelerine iyi gelir.
*Kalbi güclendirir.
*İştah açıcıdır.
*Kan yapıcıdır.
-Kompostosu Boğmacaya iyi gelir. Öksürüğü keser.
-Kompostosunu suyu, sirke ile (Yarı yarıya) Karıştırılırsa çok güzel bir kompres ürünü elde edilir.
Cilt kaşıntılarına, Ekzama ve sivilcelere çok faydalıdır.
-Çekirdekleri çok güzel bir iç paraziti dükücüdür.
-Yaprakları üzüm suyu ile kaynatılıp gargara yapılırsa;Diş eti iltihabına iyi gelir.!!!
Erikler kurutulmak istenildiğinde: Meyveler iki yerinden hafifçe çizilir. Bu işlem bünyesindeki suyun çabuk kaybolmasına sebeb olur. Küflenmeleri önler.
Dost Bahcivan

Yabani Elma (Pirus Malus)



Gülgiller Familyasından olan Elmanın Tatlı ve Ekşi çeşitleri vardır. Hazımsızlık için tatlı Elma çok faydalıdır.Ekşi Elma da mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir.- Elma Yemenin Faydaları:*Yatarken yenilen bir adet elma-Bronşları açar.-Bağırsakları yumuşatır.-Uykusuzluğa faydalıdır.-Dimağ yorğunluğunu alır.-Adaleleri gevşetir.-Kolesterolü düşürür.-Damar sertliğine faydalıdır.-Karaciğeri güçlendirir.-Kalp Krizini azaltır.-Kan şekerini azaltır. (Ekşi Elma)-Bağırsaktaki parazitleri döker.

Balıkları Bayıltmada Organik Bir Ürün: Karanfil



Yiyeceklerimizde kimyasal maddelerin olmasını istemiyor, gün geç tikçe organik olarak üretilmiş ürünlere olan talebimiz artıyor. Ancak yediğimiz domateste, biberde, salatalıkta, ette hemen hemen her türlü üründe zorunlu olarak kullandığımız kimyasallar olabiliyor. Bu kimyasallardan insan sağlığına zarar vermeyenleri tercih ediliyor şüphesiz. Ama yinede kimyasal maddenin adı bile ürkütmeye yetiyor bizleri. Bu endişeleri gidermek için organik ürünlerin kullanımı gündemden düşmüyor. Biber, salatalık, fındık derken organik balık ta yetiştiriliyor Türkiye `de. Balık üretimi tarımsal üretime benzemediğinden kendine özgü yetiştirme işlemleri bulunuyor. Su olmadan balık yetiştiriciliği yapılamıyor. Topraksız tarımı duymuşunuzdur ama susuz balıkçılığı hiç duymamışsınızdır. Balığın yetiştiği vazgeçilmez ortam su olduğu halde, üretim süreci bitmeden zorunlu olarak, kısa bir süre için de olsa, su dışına çıkardığımız olur.Balık neden Bayıltılır?Biz balık üretimiyle ilgilenenler, balıklarımızı bazı işlemler yapmak için suyun dışına almak zorundayız. Bunu yaparken balığımızın, yapılan işlemden sonra canlı kalmasını istiyorsak, onlara zarar vermemeliyiz. Doğal ortamının dışına çıkarılan balıklar çırpınır, sıkıca tutamazsak kaçar ve böylece bizim onun üzerinde yapacağımız işlemlere izin vermez. Bu nedenle balıktaki duyu alımı ve bilinç azaltılarak, refleks tepkileri yavaşlatılıp durdurulup, yapılacak müdahalenin kolaylaştırılması, yapılan işlemden canlının acı duymaması, metabolizma hızının yavaşlatılması için anestezi (bayıltma) uygulanır. Kısaca balıklarda hareketi azaltmak veya durdurarak, uygulanacak işlemleri daha kolay ve balığa zarar vermeden yapılması sağlanır.

15 Temmuz 2008 Salı

MENEKŞE


Menekşe, menekşegiller (Violaceae) familyasına bağlı Viola cinsini oluşturan çoğunlukla saksılarda yetiştirilen bitki türlerinin ortak adı. 400 ile 500 arası türü bulunmaktadır. Dünyanın bir çok yerinde yetişebilmekle beraber en çok kuzey yarımkürede yetişir. Ayrıca Hawai ve Güneydoğu Asya'da da yetişebilir. Doğada aydınlık, fakat gölgede ve nemli bölgelerde yetişir.Genellikle uzun ömürlü olabilen menekşe türü, bazen dönemlik de yaşayabilir. Yaprakları kalp şeklini andırır ve düzensiz, asimetrik (çarpık) çiçekleri bulunur. Bu çiçekleri menekşe familyasının içindeki türlerin ayırt edici özelliğidir. Çiçeklerinin rengi genellikle, çiçeğin adını verdiği menekşe rengindedir. Fakat mavi, sarı, beyaz, pembe ya da çok renkli açan türleri de bulunur. Çok bol çiçek açar, tüm bahar ve yaz döneminde çiçek açtığı görülebilir.Kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/

5 Temmuz 2008 Cumartesi

kaktüs



Kaktüs, cins adı olmamasına rağmen, kaktüsgiller familyasını oluşturan gövdeleri etli, yassılaşmış ve sulu olan, yaprakları diken şeklini almış bütün çiçekli bitkilere verilen ortak addır.Genellikle çöllerde ve tropiklerde yaygınlardır. Sukkulent gövdeleri aynı zamanda özümleme görevini de yapar.Çölde yetişen Saguaro, en büyük kaktüslerden biridir. Yetişkinleri genellikle 12 metre boya ulaşır, nadiren de 15 metreyi aşanları bulunur.Kaktüsgillerin suya ihtiyaçları çok azdır. bolsulu ve çok yağışlı hava istemezler.Kaktüsler çok yağış ve su istemeyen bitkilerdir. Genellikle çöllerde ve sıcak iklimlerde yetişirler. Kökleri çok uzun ve kalındır. Bu özellikleri ve yapraklarının diken şeklinde olmaları, onları diğer bitkilerden ayırır. Kaktüslerin eni ve boyu iyi beslendiği takdirde oldukça uzun ve kalındır. Bazı kaktüslerin dikenleri zehirli olabileceği gibi, her şekilde deriye battığında ince dikenleri yüzünden çok can acıtırlar ve çıkarılmaları zordur.Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Kakt%C3%BCsgiller

4 Temmuz 2008 Cuma

yasemin çiçegi


Yasemin (Jasminum), Oleaceae (zeytingiller) familyasının Jasminum cinsinden hoş kokulu çiçeklere sahip çalı türlerine verilen ad

30 Haziran 2008 Pazartesi

Leylak, yirmiye yakın türü bulunan, bahçe ve parkların süslenmesinde çok kullanılan soğuklara oldukça dayanıklı bir ağaççıktır


Leylak ağacının yaprakları parlak yeşil renkte, kenarları düz ve kalp şeklindedir. Dalları üzerinde bulunan leylak çiçekleri bahçe süslemesinde kullanıldığı gibi kesme çiçekçiliktede kullanılır.

leylaklar


Leylak, zeytingiller ailesinden, 30a yakın türü bulunan bitki cinsidir. Avrupa ve Asyada yetişen salkım biçiminde güzel kokulu çiçekler açan leylak cinsi üyeleri,bahçelerde süsbitkisi olarak yetiştirilirler.Çeşitli melezlemelerle leylakların beyaz, mavimsi,eflatun,kırmızımsı çiçekler açan pek çok türü elde edilmiştir.

22 Haziran 2008 Pazar

çiçeklerin dili

AÇELYA: Nefse hakimiyet.
AÇELYA (Hint): "Gerçek şu ki, herşey bitti!"
ADAÇAYI: Eşler arasında "Biz iyi bir aileyiz" mesajıdır.
AKASYA:(Pembe veya Kırmızı) Güzellik, zerafet ve incelik; "Seni beğeniyorum."
AKASYA: (Beyaz) Dostluk; "Bizimki temiz bir sevgi, belki biraz arkadaşça..."
AKASYA (Sarı): Platonik aşk, isimsiz aşık...
ANANAS: "Sen kusursuz birisin!"
ARDIÇ: "Seni koruyacağım!"
AYÇİÇEĞİ:(Çiçek Olarak) "Sana tapıyorum!"
BADEM: "Aşkımızın sürmesini ümit ediyorum."
BİBERİYE: Anma
ÇAN ÇİÇEĞİ: "Aşkımıza sadakatle bağlıyım!"
ÇİNGÜLÜ: "Zarif ve çok güzelsin!"
ÇUHA ÇİÇEĞİ: "Çok güzelsin."
DEFNE: Terfi eden kişilere gönderilir; "şan, ün, görkem" anlamı taşır.
EĞRELTİOTU: Samimiyet.
ELMA: "İtiraf etmem gerekirse, seni görünce şeytana uyasım geliyor; ya senin?"
ERİK: "Sözüme sadık kalacağım."
FESLEĞEN: İyi dilekte bulunmak için.
FINDIK: "Barışmak istiyorum!"
FULYA: "Sevgilim, geri dön!"
GARDENYA: "Beni unutma; gerçek aşkımsın..."
GELİN EL ÇİÇEĞİ: "Mutlu olabiliriz."
GÜL: Sevgiyi ifade eder.
GÜL (Pembe): "Arkadaşımsın."
GÜL (Kırmızı): "Seni seviyorum; ihtirasla bağlıyım sana!"
GÜL: (Kırmızı ve Beyaz) Birliktelik isteği.
GÜL GONCASI:(Kırmızı) "Genç ve güzelsin."
HANIMELİ: "Sana olan bağlılığım sonsuza kadar sürecek."
HERCAİ MENEKŞE: "Beynimi işgal ediyorsun; ama ben bu durumdan şikayetçi değilim..."
IHLAMUR: Evli çiftler için "Seni seviyorum" anlamı taşır.
İSPANYOL YASEMİNİ : "Bence, sen çok seksi ve şehvetlisin!"
KAKTÜS: İçtenlik; "Aşkımız için zorluklara katlanmalıyız!"
KAMELYA: "Kusursuz bir aşıksın!"
KARANFİL: Kişinin kendine olan öz saygısını ve güzelliği ifade eder.
KARAÇALI: "Dostluğumuz uzun ömürlü olsun!"
KARANFİL: (Koyu Kırmızı) "Kalbimi kırdın!"
KARANFİL: (Pembe) "Seni unutmayacağım..."
KARANFİL: (Kırçıllı) "Üzgünüm, ama bitmek zorunda..."
KARANFİL: (Sarı) "Beni hayal kırıklığına uğrattın!"
KREZENTEM: (Beyaz) "Bana gerçeği söyle!"
LALE: Aşkı ifade eder.
LALE (Kırmızı): "Aşkımı itiraf etmek istiyorum!"
LALE (Alacalı): "Gözlerin çok güzel."
LALE (Sarı): Umutsuz aşkı ifade eder.
LEYLAK (Mor): "Sana ilk görüşte aşık oldum!"
LEYLAK: (Beyaz) "Hoş ve namuslu birisin."
MENEKŞE: Alçakgönüllüğü ifade eder.
MENEKŞE: (Mavi) "Sana sadık kalacağım."
MENEKŞE: (Mor) "Düşüncelerimi zaptettin!"
MELEKOTU: "İlham kaynağımsın."
MERSİNAĞACI: "Çok mutluyum, çünkü seni seviyorum!"
MİMOZA: "Fazla alıngansın!"
NANE: "Sana karşı içimde sıcak hisler besliyorum."
NERGİS: "Saygılarımla..."
ORKİDE: "Aşkım, sen çok güzelsin, sen çok özelsin!"
ÖKSEKOTU: "Sorunların üstesinden geleceğim."
PAPATYA: Temiz bir kalbin simgesi.
PAPATYA (Bahçe): "Fikirlerini paylaşıyorum."
PELESENK: Sabırsızlık; "Aşkım, daha fazla bekletme!"
PETUNYA: "Umudunu yitirme!"
PORTAKAL: Karşılıklı aşk; "Ben de seni seviyorum."
REZENE: Övgüye değer.
SARDUNYA: "İçin rahat olsun, her zaman yanındayım!"
SARMAŞIK: "Aşkıma sadığım!"
SEDİR YAPRAĞI: "Senin için yaşıyorum."
SÜSEN ÇİÇEĞİ: "Sana bir haberim var!"
SÜSEN ÇİÇEĞİ: (Sarı) İhtiraslı bir aşk.
ŞEFTALİ: "Seninim!"
YASEMİN: "Güzel ve çekicisin."
YENİBAHAR: "Acını paylaşıyorum."
ZAMBAK (Sarı): "Seni neşeli ve nazik (çekici) buluyorum!"
ZEYTİN: "Barışalım!"

19 Haziran 2008 Perşembe

nergis çiçegi

Nergis Çiçeği Nergiz ÇİÇEĞİ Alımlı ve hoş kokulu çiçekleri nedeniyle birçok ülkede süs bitkisi olarak yetiştirilen nergislerin, başta Avrupa olmak üzere, kuzey ılıman kuşakta kendiliğinden yetişen 40 kadar türü vardır. Nergisgiller familyasının Narcissus cinsini oluşturan bu bitkilerin adı Yunan mitolojisindeki Narkissos’un adından gelir. Mitolojiye göre sudaki görüntüsüne aşık olup ona kavuşmak için ölümü seçen güzeller güzeli Narkissos’un öldüğü yerden nergisler bitmiştir. Nergis soğanı zehirli bir süs bitkisidir. Çok eski zamandan beri süs için yetiştirilen ve baharda ilk çiçek açan bitkiler arasındadır. Çiçeği çıplak bir sapın üzerinde biraz eğik durur. Nergslerin rüzgarlı havalarda nazlı nazlı sallanan eğri boyunlu çiçekleri hafifçe yassılaşmıştır. Çiçekler içi boş ve uzun bir sapın ucunda tek tek yada çoğunlukla ikiden başlayarak altı taneye kadar bir arada açar. Her bir çiçek ortadaki çanak yada boru biçimli yapıyı çevreleyen altı taçyapraktan oluşur. Nergisin birçok türü ve melezleri vardır. Yabani nergis veya çayır nergisi ormanlarda pek çoktur. Toprağın hemen yüzeyinden çıkarak bir arada öbekler oluşturan ince uzun, sivri uçlu ve yassı yaprakları vardır. Ortalama 50 cm boyundaki bu yaprakların bazı türlerde 1 metreye kadar uzadığı da olur. Nergis çiçekleri arıların yardımıyla tozlaşır. Bahçecilikte nergisler soğandan üretilerek çoğaltılır. Bir nergis soğanı bitki solduktan sonra sökülmeyip toprakta bırakılacak olursa gelecek yıl yeniden çiçek ve yaprak verir. Bugün kesme çiçek yada bahçe çiçeği olarak yetiştirilen nergislerin melezleme yoluyla üretilmiş 1000’den fazla çeşidi vardır.